Home Haberler Bilimde ilklerin kadını: Marie Curie

Bilimde ilklerin kadını: Marie Curie

yazan Kaan Yılancıoğlu

Bilime Işık Tutanlar serimizde iki Nobel ödülü alan ilk ve tek kadın olma unvanına sahip değerli bilim insanı Marie CURİE’yi yakından tanıyarak bilinmeyenleri öğrenelim.

Marie SKLADOVS, yaşamını Pierre CURİE ile birleştirdikten sonra bizim bildiğimiz adıyla Marie CURİE.

7 Kasım 1867’ de Varşova’da dünyaya geldi.

Babası çok iyi bir eğitmen olan Marie bir kız yurdu müdürü olan annesinden de çok ciddi faydalanmıştır. İki öğretmen çocuğu olmanın avantajları, onun bundan sonraki başarı dolu hayatına çok önemli katkılar sağlayacaktı.

Yaşadığı dönemin tüm zorluklarına rağmen Marie çok başarılı bir öğrenciydi. Okuduğu liseyi birincilikle bitirdikten sonra amacı ablası gibi Paris’e gidip Sarbonne’da okumaktı. Lakin ikisinin birlikte Paris’e gidemeyeceklerinin farkındaydı. Sonunda ablasıyla ortak bir çözüm yolu buldular. Önce Marie işe girip ablasına eğitim desteği sağlayacaktı ardından ablası mezun olduktan sonra Marie’ye eğitimi için destek sağlayacaktı. Ailenin maddi durumunun düzelmesi ve iyiye gitmesi Marie’yi ablasını beklemek zorunda olmaktan kurtardı. Marie nihayet 1891 yılında Varşova’dan trene atlayarak özgür dünyaya Paris’e gitti.

Marie bilimsel çalışmalarına hemen başlamak istedi ve Sarbonne Üniversitesinin Fen Fakültesine kayıt oldu. Bir öğrenci mahallesinde tuttuğu bir evin çatı katında kalıyor, okula devam etmek için laboratuvarlardaki fırınlara gözcülük yapıyordu.

Yalnız zor şartlar Marie’yi yıldırmadı. Eğitim hayatı boyunca devam eden başarısı ile önce fizik sonra da matematik alanında yüksek lisans yaptı

PİERRE CURİE İLE TANIŞMASI

Marie, zamanın çoğunu laboratuvarda geçiriyordu. Öyle ki fizik araştırmaları yapan Pierre CURİE ile de laboratuvarda tanıştı.

Araştırmalarını aynı laboratuvarda sürdüren Pierre ve Marie yalnız bilimsel uğraşlarını değil çok geçmeden yaşamlarını da birleştirdiler.

Marie evliliğini kendisi gibi bir başarılı bilim insanı ile yaptığı için bilimsel çalışmalardan uzak kalmamış aksine daha çok çalışma fırsatı bulmuştu.

 
                     Pierre CURİE ve Maria CURİE
 
 
 

BİLİM DÜNYASINDA HİÇ SÖNMEYECEK BİR YILDIZ DOĞUYOR

Bu süreçte İngiltere ve Fransa’da akademik çalışmalarına devam eden Marie CURİE, fizik dalında yaptığı araştırmalarda maddelerin manyetik özelliği konusunda rehber olarak görülmüş ilerleyen çalışmalarında da piezzo-elektirik etkisini ve ferromanyetizmanın belirli bir sıcaklıkta (Curie Noktası) paramanyetizmayı tersinlediğini bulmuştur. Henüz 32 yaşında olmasına rağmen, genç yaşında yaptığı bu atılımlar ile başarılı bilim insanları arasında görülmeye başlanmıştır.

NOBEL’E DOĞRU

1896 Şubatında fizikçi Henri Becquerel kendisini hayretler içinde bırakan bir keşifte bulundu. Uranyum tuzu kristallerini fotoğraf plakası üzerine konulup hiç ışık almayacak şekilde sakladığında plakayı etkiliyordu. Kristallerin biçiminde plaka üstünde kenarları belirgin bir görüntü çıktı. Becquerel bu olayın ışığın etkisinden kaynaklanamayacağını bildiği için uranyum tuzunun ışın yaydığı hipotezini geliştirdi. Bu ışınlara ‘ uranyum ışınları’ adını verdi

Doktorasında Becquerel’in temellerini atmış olduğu radyoaktivite kavramına yönelen Marie CURİE uranyum dışında da başka elementin de radyoaktiviteye sahip olabileceğini düşünüyordu. Bu düşüncesini Pierre de destekledi ve bu alanda yoğunlaşmaya başladılar.

Araştırmalarına devam ederken uranyum süzme çalışmalarında bir miktar Bizmut ve Baryum elde eden çift daha sonra uranyumdan 300 kat daha aktif olan ismini Marie CURİE’nin anavatanından esinlendikleri ‘Polonyum’ elementini bulmuşlardır

Cevherdeki tüm radyoaktif maddeyi izole ettikten sonra arta kalan maddenin de element olup olmayacağı kafalarında soru işareti olduğu için bu konu üzerinde çalışmaya başladılar.

Fakat çalışmanın devam edebilmesi için radyum adını verdikleri bu maddeye daha çok ihtiyaç vardı

Çift bu nedenle Uraninit cevherinin çıkarıldığı madenden 4 ton kadar artığı evlerinin bahçesine getirilmesini sağladılar( üniversite onlara laboratuvar vermediği için deneylerini bahçedeki kulübede yapıyorlardı). Curie’lerin SIPC’ deki laboratuvarlarını gören yabancı bir bilim insanı orayı şöyle anlatıyordu: ‘’ Ahırla patates ambarı arası bir yer; çalışma tezgahında ki kimyasal malzemeleri göremesem bana şaka yapıyorlar sanırdım.

Yoğun uğraşlar sonucunda 100 gram radyum tek saflaştırmış olsalar da radyumun yeni radyoaktif element olduğunu bulmuşlardı.

Marie CURİE doktorasını tamamlayıp fizik alanında doktora yapan ilk kadın olarak tarihe geçmiştir.

Bilim tanıtımlarını bir parçası olarak Curie’ler ve Becquerel’den bulgularını birleştirerek bir sunum yapmaları istendi

Aylar sonra Curie’ler ve Becquerel radyoaktivite alanında yaptığı çalışmalardan dolayı ‘NOBEL FİZİK ÖDÜLÜ’ne layık görüldüler.

Nobel aday komitesi ödülün sadece Becquerel ve Pierre adına verilmesi için kulis yapmıştı. Aday komitesinden bir bilim insanı bu konuda Pierre’yi haberdar etti. Ödül manyetizma ile ilgili çalışmasından dolayı verilecek olsa Pierre buna karşı çıkmaya bilirdi ancak ödül radyoaktivite konusundaki araştırmalardan ötürü veriliyordu. Bu alanda da kuşkusuz Marie’nin katkısının göz ardı edilmesi söz konusu bile olamazdı. Pierre komiteye gönderdiği yanıtta şunları yazdı:’’ Nobel ödülü için düşünüldüğüm gerçekten doğruysa radyoaktif maddeler konusundaki araştırmamız nedeniyle Marie CURİE ile birlikte düşünülmeyi çok daha fazla arzu etmekteyim.’’

Maria CURİE sonradan ödüle layık görülmüş ama ödül aldığı törende konuşmasına izin verilmemiş konuşmayı eşi Pierre yapmıştır.

 
 
1927 SOLVAY Konferansı sonrası. Marie CURİE 29 bilim insanı arasında tek kadın
 

KIZI IRENE CURİE

Marie CURİE ve Pierre CURİE bir aile içinde Nobel ödülü almakla son derece önemli bir başarı kazandılar. Ama bir başka başarı da kızlarından geldi. Kızları Irene de aynı şekilde radyasyon alanında yaptığı çalışmalarla Nobel ödülü aldı. Ve dünyada en fazla Nobel ödülü alan aile unvanını kazandıran büyük başarıya imza attı

İKİNCİ NOBEL

Marie CURİE’nin üniversitedeki yeni buluşu saf radyumun izole edilmesi oldu. Curie beklenmedik bir şekilde radyum izolasyonu yönteminin patentini almayarak bilim insanlarının bu konu üzerinde serbestçe çalışmalarına olanak sağladı.

1910 yılında radyoaktivite üzerine gerçekleştirdiği bilimsel çalışmalarını yayımladı. Bir elementin radyoaktif işlemelerden sonra başka bir elemente dönüşebileceğini keşfetmişti. Bu kez keşfiyle 1911 yılında Nobel Kimya ödülünü kazandı. Bu onun iki Nobel Ödülü alan ilk kadın olması demekti.

Tarih boyunca olduğu gibi halende iki dalda Nobel almış ilk ve tek kadındır.

Dokulara zarar verdiği gözlemlenen radyasyonun kanser hücrelerinde de kullanılabileceği öngörülünce, Marie tümörlerin yok edilmeye çalışıldığı radyoterapi tedavilerinde de özveri ile çalışmaya devam etmiştir.

1.Dünya savaşı sırasında yaşanan sağlık sorunlarına odaklanan Marie CURİE Portable Röntgen cihazı geliştirmiş ve iki yüze kadar cihazın üretimiyle bizzat ilgilenmiştir. PETİTES CURİE( Küçük Curie) ismi verilen mobil röntgen cihazları 1 milyondan fazla askerin tedavisinde kullanıldı.

 

4 Haziran 1934’ te hayata gözlerini yumduğunda yıllar süren mücadelesinin izleri ellerine de yansımıştı. Parmakları nasır ve radyasyon yanıkları ile doluydu. Curie tarihe ‘ Bilim İçin Ölen Kadın’ olarak geçti.

Profesör olan ilk kadın, Nobel alan ilk kadın, iki Nobel almış ilk kişi,çocuğu Nobel almış olan ilk Nobel ödülü sahibi unvanlarını kendinde toplayan,adına her sene konferanslar düzenlenen Marie CURİE’yi kuşkusuz Einstein’nın şu sözleri çok daha mutlu ederdi:

‘ Marie bütün ünlü insanlar arasında sahip olduğu üne karşı hiç yozlaşmayan tek kişidir’

 
 
 

‘ Bilimin öyle güzelliklere sahip olacağına ve ruhani gücünün bir gün tüm dünyayı şeytanlardan, cahillikten, fakirlikten, hastalıklardan ve savaşlardan kurtaracağını düşünenlerdenim’

 

Marie CURİE

 

KAYNAK:

-tekyolbilim.com

– Parola yayınları/ M.MURAT SEZER/ BİLİME YÖN VERENLER/ Marie CURİE

Ahmet Veysel TEMEL

You may also like

Leave a Comment